Geçen gün bir arkadaşım aradı.
Sakın yanlış anlamayın;
Sevdiğim değer verdiğim bir arkadaşım…
Hem de benimle aynı yaşta!
Üç aşağı beş yukarı bu satırları okuyan sizlerle de…
İlkokulu, ortaokulu geçiyorum;
Saadete geliyorum…
Ben liseyi birinci bitirdim,
O sonuncu…
Ben tıbba girdim,
O mahalle kahvesine…
Ben TUS’u kazandım,
O halen daha kahvede…
Asistanlıktan başım döndüğü evrede,
O kahvede okeye dönüyordu…
O inşaat işine girdi,
Bizler ise mecburi hizmete…
Hani sizin nöbet paralarınızdan, döner sermayelerinizden, maaşlarınızdan kıt kanaat biriktirip her ay bankalara kredi ödemesi diye günü gününe bayıldığınız paralar var ya…
Sizce nerede?
O arkadaşımın hesap bakiyesinde (4 milyon TL)
Ve sizin oturduğunuz ev kendinizin bile değil!
Siz geleceğinizi sattınız,
O arkadaşım şu an Dubai’de;
Çatır çatır tatilde…
Sonuç mu?
Bu ülke onun gibi adamları başına taç eyledi,
Bizim gibi pırıl pırıl insanları ise beş paralık etti…
Herkese peşkeş çekti…
Sorarım size;
Bu böyle mi devam etmeli?
Uz.Dr.Özgür NİFLİOĞLU
Hekim Hareketi Derneği Başkanı
asistanhekim.org Kurucusu
“Bu böyle mi devam etmeli?” için bir yanıt
Çok açık ve net söylüyorum ki, mecburi hizmet devlet ile kurduğum son ilişki olacak. 10 aylık kızım benden uzakta, eşim öğretmen eş durumu olmuyor, ailemin ruhsal durumu yerlerde ki, artık hakikaten yeter. 5 yıl boyunca açık kapalı kalp ameliyatı yap, yetiştir kendini, aile kur, çevrene hayır sağla sonuç.. Ayrı kalın bakalım biraz daha.. Yapılacak şey, artık sağlık alanından uzaklaşmak… Acı ama gerçek… İnsanı yaptığı işten, onca emeğinden vazgeçmeye kadar getirenler elbet hakkımı helal etmiyorum..